Anadolu Selçuklu Hükümdarlarından, meşhur Kılınç Aslan’ın kızı ve Gıyaseddin Keyhüsrev I’in kızkardeşidir. Yaşamı XII. Yüzyılın sonu ve XIII. Yüzyılın başlangıcına rastlar (1167-1206).
Mezar taşı olmadığından, Gevher Nesibe’nin ölüm tarihi bilinmemektedir. Doğum tarihi de bilinmemektedir. Ölümünün, 1206 yılından önce olduğu tahmin ediliyor. Bir gönül kırıklığını takiben, o zamanın tıbbi imkânlarıyla tedavi edilemeyen, ince hastalığa (Tüberküloz) yakalandığı söylenmektedir.
Hastalığın sebebi ise efsaneye göre gönül verdiği Selçuklu Kumandanı ile evlenmelerine rağmen ağabeyinin muhalefeti ve az sonrada bu kumandanın harpte, şehit düşmüş olmasıdır. Bu üzüntüler içerisinde yemez içmez ve sonunda ince hastalığa yakalanır. Ölüm döşeğinde, ağabeyi Gıyaseddin Keyhüsrev, ondan özür diler ve son arzusunu sorar;
“Son arzum benim gibi, çaresiz hastaları tedavi edebilecek hekimlerin yetişeceği bir Tıp Fakültesinin açılmasıdır. Babam Kılınç Aslandan kalan bütün servetimi bağışlıyorum” der.
Otuz dokuz yaşına gelmeden hayata gözlerini kapadığı söylenmektedir. O devirde, Kayseri’nin büyük bir kısmı göl olduğundan, iklimi rutubetlidir. Bilindiği gibi, bu iklimlerde tüberküloz hastalığı, genellikle yaygın olmaktadır. Sivas Darüşşifası’nı yaptıran, İzzettin Keykavus’un da Tüberkülozdan öldüğü bilinmektedir.
Gıyaseddin Keyhüsrev I, ikinci defa tahta çıktığında, kız kardeşinin vasiyetine uyarak önce Gıyasiye’yi (Temel Bilimler), daha sonra da Şifaiye’yi (Hastane), birlikte yaptırır ve iki yılda tamamlanır. Şifahane’nin niçin Kayseri’de yapılmış olmasında gelince.. Gevher Nesibe Sultan; ülkenin onbir erkek kardeşi arasında bölünmüş olmasına rağmen, muhtemelen burada ikamet etmiş olmasından dolayı bu eser Kayseri’de yaptırılmıştır.
Gevher Nesibe önce, Kayseri Meliki kardeşi Nurettin Şah’ın daha sonra da, Kayseri’yi ele geçiren Sivas Meliki ve kardeşi olan Kutbüddin Melikşah’ın, ölümünden önce de ağabeyi Gıyaseddin Keyhüsrev I zamanında Kayseri’de ikamet etmiştir. Ayrıca mezarı da Gıyasiye Medresesinin içerisinde bulunmaktadır.
Hastanenin taç kapısında, ortada, dikdörtgen şeklinde, beyaz mermer bir kitabe yerleştirilmiştir. Arapça kitabenin Türkçe karşılığı şöyledir:
Bu hastahane Kılıçaslan’ın kızı iffetli
Melike Gevher Nesibe’nin vasiyeti üzerine
Kardeşi Ulu Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in
Zamanında 1206 yılında yapılmıştır.
Bu kitabede Melike Gevher Nesibe’nin isminin yazılmış olması Selçuklular’ın kadınlara ne kadar önem verdiğini göstermektedir.
1500 ve 1584 yılında tanzim edilmiş olan, Konya’daki Tahrir ve Evkaf Defteri’ndeki Vakfiye’ye göre Gevher Nesibe’nin türbesinin bakım ve onarım için 954 Akçe ayrıldığı kaydedilmiştir. Bu kayda göre, Gevher Nesibe’ Sultan’ın Gıyasiye Medresesi’nin içinceki türbede yattığı ve mezarın ona ait olduğu kesinleşmiştir. Mezarın üzerinde otuz kişilik bir mescit vardır. Talebe ve hocaların ibadeti için yapılmıştır. Bugün batı ülkelerinde okullar ve hastahanelerde rastladığımız, Kapelle (Chapelle) adı verilen, mektep camilerinin dünyada ilkidir.
Gıyasiye’yi yaptıran, Ağabeyi Gıyaseddin Keyhüsrev I, Bizanslılar’la çarpışırken, 1211 yılında şehit düşmüştür. Naaşı, Konya’daki Alaaddin Camiinin bitişiğindeki sultanlara ait olan, kümbethaneye defnedilmiştir.
Kayseri Tıbbiyesi, Selçuklular zamanında Anadolu’da açılan ve hastanesi ile birlikte olan, ilk Tıp Fakültesidir. Avrupa’da bu tip Fakülteler, çok sonra açılabilmiştir.
Bu eserle gurur duyuyor ve onu bütün dünyaya tanıtmak istiyoruz.
Kaynak:www.Kayseri.net.tr